(Bu öykünün anahtar konusu, rastgele Wikipedia başlığı linkiyle bulduğumuz “Misyoner”.)
Toplantı saat 10:00’daydı. Acele etmesi gerekiyordu. Kahvesini yarım bırakıp çantaya yöneldi. Eksik ya da unuttuğu bir şey var mıydı kontrol etmeden evden çıkmazdı. Her şey yerli yerinde görünüyordu. Çıktı.
Şehrin insandan daha arınmış en azından sabah telaşının dinmeye başlamış olduğu saatlerdi. En azından koştururken çarpıp sonra da özür dilemeyen saçma sapan tipler, çoktan varmak istedikleri yerlere ulaştığından, daha güvenli bir şekilde yürüyebiliyordu. Erken saatlerde evden çıkması gerektiğinde sürekli karşılaşırdı böylesi insanlarla. Görünmez biriymiş gibi çarparlar, sonra da boşluğa doğru öfkeyle bakıp söylenirlerdi. Hiç değişmezdi bu.